Market ve Perakende Sektörü

Avrupa’nın en büyük perakende şirketlerinden Metro Group bünyesinde bulunan Real Hipermarketler Zinciri, İstanbul, Ankara, İzmit, Konya, Adana ve Antalya’da bulunan 12 mağazasında, bin 800 çalışanla hizmet veriyor. Türkiye’yi, sektörü ve Real’i Taze Gıda Bölüm Müdürü Max Causse ve Spor&Mevsimsel/Tekstil Bölüm Müdürü Denise Bobaru ile konuştuk. Causse ve Bobaru, Türkiye’deki perakende sektörünün çok dinamik olduğunu düşünüyor
 
Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU

Real’i konuşmaya başlamadan önce sizleri tanıyabilir miyiz? Profesyonel iş hayatınızda Real’den önce nereler, hangi görevler var? Ne zamandır Türkiye’desiniz? Real’le yollarınız nasıl kesişti?
Max Causse: 48 yaşındayım. Bu yaz iş hayatındaki 32’nci yılım doluyor. Fransa, Monaco’da 10 yıl restoranlarda çalıştım. 19 yıl Carrofour’da kariyer yaptım. 8’inci farklı ülkede yaşıyorum. Real’de çalışmaya önce Romanya’da başladım. 4 yıl boyunca oradaydım. 2010 Ağustos’ta Türkiye’ye geldim. Kariyer hayatıma takım liderliği, satın alma, gıda satın alma departman bölümü ve daha sonra da taze gıdalar bölümler müdürü olarak çalıştım. Şimdi de taze gıda satın alma konusunda gıda satın alma direktörüne raporlama yapıyorum. Denise Bobaru: Romanya vatandaşıyım. Yaklaşık 11 yıldır Metro Group bünyesinde çalışıyorum. Bu 11 yılın 5 yılını Metro Cash & Carry’de 6 yılını ise Real’de çalıştım. Türkiye Real‘e geçen Haziran ayında geldim. Yani henüz 1 aydır burada yaşıyorum. Daha önce Ukrayna Real‘de 4 yıl görev yaptım. Ukrayna’dan önce ise kendi memleketim olan Romanya’da görev yaptım. Romanya’da bulunduğum zaman içerisinde 1 yılda 9 mağaza açtık. Oldukça yoğun ve tempolu günlerdi. Bu süreç gerek benim için gerekse de iş arkadaşlarım için muhteşem bir deneyimdi. Tabi ki kariyerimin gelişimi anlamında bana oldukça olumlu etkisi oldu. Bu deneyimim uluslararası tecrübeme de olumlu yansıdı. Hiç şüphesiz bu süreçte sektöründe lider yöneticiler ve profesyonel insanlarla tanışma ve çalışma fırsatı sağladı. Şimdi aynı imkânı Türkiye Real’de de bulacağıma inanıyorum. Yaklaşık 11 yıllık Metro Group çalışma hayatımda departman müdürü olmak üzere tekstil alanında bayan, erkek, çocuk giyim, ayakkabı ve aksesuar olmak üzere tekstilin tüm alanlarında çalıştım ve profilleriyle ilgilendim.

Türkiye’yi nasıl buldunuz? Daha önce de iş için ya da turistik amaçlı gelmiş miydiniz?
Max Causse: Ben ve ailem İstanbul’u çok sevdik. Türklerle çalışmaktan çok hoşlanıyorum. Kendimi Türk insanlarına çok yakın hissediyorum. Çünkü ben de Ege’den, Fransa’dan geliyorum. Türk yemeklerini, özellikle kebabın her türünü seviyorum: İskender kebap, döner kebap, mezeler ve baklava… Daha önce Romanya’da çalışırken 4-5 kez iş amaçlı gelmiştim Türkiye’ye.
Denise Bobaru: Bir anlamda kendimi bu şehre ait hissediyorum. Hiçbir alışma süreci olmadı. Daha önce 3 kez birer haftalık periyotlarla toplantı için Türkiye’de kaldım. Şu anda bildiğim tek yer Real’in merkez ofisi. Geçiş sürecini hissetmedim, sanki daha önce de burada yaşıyormuş gibiyim. Taksim, Sultanahmet, Dolmabahçe, Beşiktaş, Yeşilköy, Kartal ve Ümraniye’yi gördüm.
Türkiye perakendesinin dinamiklerini nasıl buluyorsunuz?
Max Causse: Türkiye’deki perakende sektörünün oldukça dinamik olduğunu düşünüyorum. Başlıca iki tane bölüm var; tabi ilk önce bizim pazarlarımız. Pazarlarımız derken semt pazarlarımızdan bahsediyorum. Son 4 yılda indirimler oldukça ilgi gördü. Ama ben hipermarketin de böyle indirimler yapıp yükseleceğini umuyorum. Çünkü biz tek çatı altında her şeyi sunuyoruz müşteriye. Hem gıdayı hem tekstili hem de gıda dışı ürünleri bir arada veriyoruz. Daha geniş bir çeşitlilik söz konusu… Bu konuda hipermarketler çok daha gelişecek. 
Denise Bobaru: Kabul etmeliyiz ki, burada geçirdiğim süre kapsamlı bir değerlendirme yapabilmem için henüz çok kısa. Ancak, ilk izlenimlerim Türkiye’nin pazar ve ekonomisinin çevre ülkelere kıyasla daha sağlıklı adımlar attığı; buna paralel olarak perakende sektörünün daha dinamik olduğu… Ancak burada özellikle farklı perakende türlerine ait pazar payı hareketlerinin dikkati çektiğini ve bunun da gelecekte bizim için çok daha zorlayıcı olacağını söyleyebilirim. Türkiye tekstil pazarından bahsedecek olursak, güçlü yerel üretim ve geleneksel ticaretin yüksek pazar payı nedeniyle, tekstil işinin konfeksiyon ve moda işindeki tüm perakendeciler ve ünlü mağazalar için zorlu bir mücadele olduğunu düşünüyorum. Öte yandan, bu ticareti dinamik kılan fırsatlar da bulunuyor. Birkaç tanesinden bahsedecek olursak; tekstil işinde dünya genelinde görülmekte olan olumlu trend, -ki Türkiye de bu trendden ayrı tutulamaz- işin uzmanlarının sundukları koleksiyonların çok benzerlerini müşteriye sunan perakende tarafının bu işte gitgide daha da uzmanlaşması… Bu da orta vadede müşteriyi de bir uzmana dönüştürecektir. Tekstil sektöründeki değişim tüketiciye de bir şekilde yansıyor ve müşteriler de ne istediğini bilen kişiler haline geliyor. Onların da perakendecilerden gün geçtikçe talepleri artmaya başlıyor. En önemlisi de, Türkiye’nin demografik yapısının ve genç nüfusun getireceği uzun vadeli avantajların sadece tekstil sektöründe değil, hemen hemen tüm iş alanlarında olumlu katkı ve sonuçlar yaratacağına inanıyorum.

Gıda güvenliğine maksimum özen Real’in kalite standartlarına ve hijyene çok önem veren perakende zincirlerinden biri olduğunu biliyoruz. Türkiye’de “HACCP” gıda güvenliği sertifikasını almaya hak kazanan ilk hipermarket zinciri de Real olmuştu zaten. Gıda güvenliğine dair sektörde yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Max Causse: Nüfus ve talebin artması ile gıda sektöründe yaşanan hızlı büyüme, yoğun rekabet şartları ve tüketici davranış ve tercihlerindeki gelişmeler sektörün daha pozitif yönde şekillenmesini destekliyor. Bilincin artması ile tüketiciler ürün fiyatları dışında sağlık, kalite, gıda güvenliği, diyet ve beslenme gibi kriterleri de dikkatle incelemeye başladı. Gıda güvenliği konusu sadece tüketicilerin değil, bazı otoritelerin, araştırmacıların ve kamunun ilgisini de çekiyor. Özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde gıda kalitesi kavramı ön planda yer alıyor. Dünyada ve Türkiye’de gıda güvenliği konusunda “tarladan çatala” prensibiyle başlatılan üretim-hasat-taşıma gibi süreçlerin takibi hâkim. Tüketici sağlığının korunması ve müşteri memnuniyetinde sürekliliğin sağlanması, Türk Gıda Kodeksi ve AB gıda güvenliği yasaları ile uyumlu, etkin bir izlenebilirlik sisteminin oluşturulması, perakende sektöründe ürün güvenliği ve kalitesinin, hijyen alt yapısının sağlanması, çalışan personelin gıda güvenliği ve hijyen bilincinin oluşması ve tüm satış kanallarında standart uygulamaların oluşturulması esas. Bunu sağlayan perakende aktörleri de uluslararası kabul gören standartlar doğrultusunda sertifika hakkı kazanabiliyor. Ulusal ve uluslararası standartlarımız gereği Real olarak biz de gıda güvenliği konusunda oldukça hassas davranıyoruz. Sizin de söylediğiniz gibi Türkiye’de “HACPP” gıda güvenliği sertifikasına hak kazanan ilk perakendeci olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Gıda güvenliği konusunda bir diğer ilk de IS0 22000 belgesine ek olarak IFS standartlarını da mağazalarınızdaki “et üretim bölümü” için uygulamaya başlamanızdı. Bu uygulamadan biraz bahseder misiniz?
Max Causse: Real’in HACCP Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesini alması ile başlayan serüveni kendini geliştirmeye devam ederek, 2007 yılında ISO 22000 (HACPP) belgesi ile sürdürdü. Sektördeki gelişmeleri dünyada ve Türkiye’de yakından  takip ederek sıkı bir denetimden geçerek, yine Türkiye perakende sektöründe bir ilk olmayı başararak, İstanbul Merter mağazası et üretim bölümü için gıda güvenliği konusunda dünyaca kabul görmüş ve gelinen en son nokta olarak kabul gören IFS belgesini puanlama derecesine göre “en yüksek seviyeden” aldık. IFS; GFSI (Global Food Safety Initiative-Küresel Gıda Güvenliği Girişimi) Avrupa, Kuzey Amerika ve Avusturalya’da 40 ticari işletmenin katılımı ile kurulan kurumun onayladığı bir sertifikasyon. Kendi pazarlarında daha güvenli gıda ürünü satmayı amaçlayan şirketler IFS ile birlikte, anahtar kriterler ortaya çıkararak, gıda güvenlik standartlarını ölçülebilir hale getiren bir sistemi oluşturur. IFS’in odak noktası, üretilen ürünün ham maddesinden son mamule kadar izlenebilirliğinin sağlanması, ürün kontaminasyonu, ürün güvenliği tehlike düzeyleri ve ürün işleme ortamı dahil olmak üzere olası gıda güvenliği tehlikelerini ortadan kaldıracak süreçlerin sağlanması.
Tüketicilere sıcak şarküteri reyonlarınızda neler sunuyorsunuz? Yılbaşı ya da bayram dönemlerine özel hazırlıklarınız oluyor mu? Bu ürünler satışlarınıza nasıl bir artı sağlıyor?
Max Causse: Perakende sektöründe hızla büyüyen bir bölüm de sıcak şarküteri bölümü. Bundan 5-10 yıl öncesinde hipermarket içerisinde böyle bir bölüm bulmak neredeyse imkansızdı. Sizin de bildiğiniz gibi sıcak şarküteri bölümünde kahvaltılık ürün gruplarından balığa, dönere, salataya ve özel makarna çeşitlerine kadar birçok pişmiş ürünü bulmak mümkün. Öyle ki tercih edeceğiniz yiyeceğinizin size sağladığı fiyat avantajının yanı sıra Real kalite ve güvencesi ile hazırlanmış olması sizi sıcak şarküteri reyonunda ağırlamamızın en güçlü nedenleri oluyor. Sıcak şarküteri reyonundaki hareketliliğimiz sabahtan kahvaltı saati ile başlıyor. Öğle saatine kadar kahvaltılık çeşitlerimiz ağırlıklı talep görüyor. Sandviçler, börek çeşitleri, kahvaltı tabakları, çorba tercih edilen ürünlerin başında geliyor. Öğlen saatine yaklaşıldığında ise zengin ana yemek çeşitlerin yanı sıra aperatif, tatlılar, sıcak-soğuk içeceklerin satışı da yine en yoğun ilginin gördüğü yiyecekler. Yılbaşı, bayram gibi özel dönemlerde yoğunluğumuz daha da artıyor. Özellikle yılbaşı döneminde, mevcut ürünlerimize ek olarak hazırladığımız ve önceden sipariş yolu ile çalıştığımız pişmiş hindi dolması, roaster dolması ve meze çeşitleri ile müşterilerimize çok alternatifli bir hizmet sunuyoruz. Sıcak şarküteri bölümümüzde toplam 140 ürün çeşidi ile aylık ortalama 110 – 140 bin müşteriye hizmet veriyoruz.

 

Organik ekmek çeşitleri yakında raflarda Organik ürün reyonunuz var mı? Bu ürünlere ilgi nasıl?
Max Causse: Meyve sebzede organik ürünümüz var. Organik bölümümüzde aynı zamanda süt, yumurta, peynir çeşitlerimiz de bulunuyor. Organik ekmek üretimine de geçmeyi, ayrıca kuru gıda da bunu gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Burada önemli olan, organiğin çeşitliliğinin çok olması… Tüm bu gelişim kendini tüm marketlerde gösterecek. Müşterinin isteğine göre organik ürün çeşitliliği de artacak. Fulya, Bilkent ve Ümraniye mağazalarımızda geniş bir yelpazede organik meyve ve sebze reyonumuz bulunuyor. Bunun yanı sıra tüm mağazalarımızda organik kuru gıdalar, süt, yumurta gibi diğer ürünler de yer alıyor. Hazırlık aşamasında olduğumuz organik ekmek üretimimizi de çok yakında müşterilerimize sunmayı planlıyoruz. Tüm üretim ve analiz aşaması tamamlandı, yasal izinlerin alınmasını bekliyoruz organik ekmek için. Organik ürün konusu oldukça hassas, özellikle meyve ve sebze bölümü için bu hassasiyet daha da artıyor. Bu nedenle tedarikçilerimizi düzenli olarak denetleyerek, analizler yaptırarak ürünlerin organik olup olmadığını takip ediyoruz. Türk tüketicilerin organik ürünlere olan ilgisi gün geçtikçe artıyor. Real olarak bizler de müşterilerimize organik ürün pazarındaki tüm ürün çeşitliliğini, yine Real kriterlerine uygun olarak geliştirmeye çalışıyoruz. Kuru gıda olarak organik ürünler tüm mağazalarımızda var. Gelecekteki hedefimiz Fulya, Ankara-Bilkent, Ümraniye olarak başlattığımız organik taze sebze ve meyve bölümlerin tüm mağazalarımızda uygulanması. Ayrıca gerekli izinler alındıktan sonra tüm mağazalarımızda organik ekmek ve çeşitlerini müşterimize sunacağız.
Meyve-sebze ürünlerinizi Türkiye’nin hangi üretim bölgelerinden alıyorsunuz? Bu ürünlerde tüketicilere çok fazla ürün çeşidi sunabiliyorsunuz. Her gün kaç ürün çeşidi sunuluyor meyve-sebze reyonlarında?
Max Causse: Meyve ve sebze satın almamızı Antalya’da bize ait olan bir platformdan yapıyoruz. Bu platformun amacı, üretim alanının merkezinde yer alması sayesinde, ürünlerin tazelik ve kalitesini sağlamamız ve kontrol altında tutmamızı kolaylaştırmak. Ancak doğal olarak bütün ihtiyacımızı Antalya’dan sağlamamız mümkün olmuyor. Bu denenle platformdan alamadığımız diğer ürünleri yerel hallerden tedarik ederek kalite ve tazeliğimizi ön plandan tutmayı amaçlıyoruz. Marketlerimizde mevsimsellik bazında geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Tüm sezon ürünlerini sağlamanın yanı sıra en az bir adet sezon dışı ürün de bulunduruyoruz. Örneğin, sezon ürünleri için aynı meyveyi değişik kalibrelerde ve dolayısıyla değişik fiyatlarla müşterilerimize sunuyoruz. Çünkü her tipte müşterinin ihtiyaç ve tercihlerini göz önünde bulundurmak durumundayız. Reyonlarımızdaki zengin ürün çeşitliliğin yanı sıra ürün grupları içersinde de zengin alternatifleri müşterilerimize sunuyoruz. Mevsimsel olarak değişmekle birlikte 15 -17 çeşit domatesimiz (beef domates, salkım domates, çeri domates gibi), 14 çeşit elmayı bile reyonlarımızda müşterilerimiz bulabiliyor. Bu ürün gruplarına bir de tropikal ürünleri de eklediğimizde meyve ve sebze reyonlarımız kalitesi ve tazeliği ile bir meyve sebze fuar alanına dönüşüyor. 150-200 çeşit sebze ve meyve ürün çeşitliliği bulunuyor. Önemli olan müşteriye istediğini verebilmek… Örneğin patlıcanın uzunu ve yuvarlağını isterse onu verebilmeliyim.  
Unlu mamuller bölümünden de bahsedebilir miyiz? Toplamda kaç farklı ürün sunuluyor?
Max Causse: Her mağazamızda unlu mamuller bölümümüz bulunuyor. Personelimiz tarafından günlük çıkarılan, taze ekmek ve pasta çeşitlerimiz var. Unlu mamul üretiminde kullandığımız tüm hammaddeleri dünyada ve ülkemizde kabul görmüş markaları bünyesinde bulunduran firmalardan tedarik ediyoruz. Real markası ile ürettiğimiz veya firmalardan sağladığımız nihai ürünlerle birlikte yaklaşık 400 çeşit unlu mamul ürünü sunuyoruz. Ürün çeşitliliğimiz sezona ve müşteri taleplerine bağlı olarak zaman zaman artıyor. Ayrıca piyasaya göre indirimli fiyatlarımız oluyor. Örneğin ekmeği bakkal veya marketten daha ucuza satmaya çalışıyoruz. Yaş pasta da yine aynı şekilde normal bir pastaneye göre yaklaşık yüzde 50 civarında daha uygun. Bunun sebebi, işçilik maliyetinin düşük olması. Yani bu üürnleri bizim üretiyor olmamız.

Balık reyonu hali aratmıyor Balık reyonunuzda da adeta bir balık hali gibi… Farklı damak tatlarına sahip tüm müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verebiliyorsunuz sanırım?
Max Causse: Türkiye’ de su ürünleri sektöründe talep gören yurt içi tedarik edilebilecek tüm ürünleri, öncelikle müşteri taleplerimiz doğrultusunda anlaşmalı olduğumuz üreticiler, hal firmaları ve ithalatçılar aracılığı ile tedarik ediyoruz. Gebze’de de su ürünleri platformumuz bulunuyor. Çalışma koşulları Avrupa standartlarında olan platformumuzdan ürünlerimizin yüzde 75 -80’inini tedarik ediyoruz. Soğuk zincir sistemini bozmadan özel araçlarla düzenli olarak platformumuzdan marketlerimize su ürünlerimizi sevk edyoruz. Reyonlarımız neredeyse balık halini aratmayacak çeşitlilikte. Mevsimsel olarak değişmekle birlikte tüm sene boyunca 50-100 arası su ürünleri çeşidimizi balık reyonumuzda bulabilirsiniz. Gıdada olduğu gibi su ürünlerinde de HACCP ve ISO 22000 standartları uygulanıyor. Hedefimiz, artmaya devam eden su ürünleri tüketim talebinin karşılanmasında, perakende sektöründe referans noktası olmak.
Donuk ürün pazarı dünyada ve Türkiye’de sürekli gelişen bir pazar… Türk halkının bu ürünlere bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Max Causse: Türkiye’de son birkaç yıldır dondurulmuş gıda pazarı hareketlendi. Bunda en önemli etken, dünya pazarında söz sahibi firmaların bu sektöre girmesi… Dünyada oldukça geniş bir pazarı olan dondurulmuş gıda ürün pazarı, Türkiye’de henüz emekleme aşamasında. Türkiye, dondurulmuş gıdada kişi başına düşen tüketimle hâlâ Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın çok gerisinde. Bu oran ABD’de kişi başı 51, Avrupa’da 25, Türkiye’de ise 2.5 kilo. Bu nedenle Türkiye olarak bu alanda alınacak daha çok yol var. Real olarak biz de donuk ürünlere olan ilgilimizi geçtiğimiz yıllara göre daha da artırdık. Bu oran geçen seneye kıyasla yüzde 25 arttı diyebilirim. Bu oran üzerinden kıyaslama yaptığımızda ise (piyasa araştırmalarına göre) aynı dönemde sektörde pazarın yüzde 13, bizimse yüzde 25 büyüdüğümüzü gösteriyor. Real olarak sektör pazarın ortalamasından daha hızlı büyüyoruz. Reyonlarımızdaki ürün çeşitliliğimizi müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre gruplandırdık. Ürün dizilimini mağaza içinde bu sınıflandırmaya göre yaptık. Donuk reyonlarımızda pişirmeye hazır yemek çeşidinden su ürünlerine, sebzeden unlu mamullere, pizzadan dondurmaya kadar 400’e yakın ürün çeşidiyle hizmet veriyoruz. Zengin ürün çeşidi ise bizi rakiplerimizden farklı kılan en önemli unsurların başında geliyor. Bir diğer konu da, Türk tüketicisinin donuk ürünlerine karşı alıveriş alışkanlığı… Donuk ürünler şu anda Türk halkının alışveriş listesinde önceden planlama yaptıkları ürünler değil. Mağaza içerisinde çeşitli reklam ve diğer iletişim kanalları ile bu ürünlerle ilgili farkındalığı ve talebi artırmaya çalışıyoruz.
Bu alanda ne tür uygulamalar yapıyorsunuz?
Max Causse: Bu yıl özellikle donuk ürünler için bir kampanya başlattık. Her ay farklı bir ürün grubunda kampanya yapıyoruz. Kampanyada öncelikle bu ürünleri neden almaları gerektiğini, müşterilerimize sağladığı katma değeri gibi konularda bilgi vermeye çalışıyoruz. Bilimsel verinin dışında kampanyada olan ürünlerin tadımı ile müşterilerin damak zevklerine de hitap etmeye gayret ediyor, en uygun fiyatı sunmaya çalışıyoruz. Donuk ürünler için bir focus grup çalışması yaptırdık. Çalışma sonucunda dondurulmuş gıdanın faydaları konusunda henüz ülkemizde tam anlamıyla bir tüketici bilinci oluşmadığını gördük. Müşterilerimiz dondurulmuş gıdanın taze olmadığı yönünde inanışları olduğunu saptadık. Bu nedenle müşterilerimize dondurulmuş ürünlerin üretim prosedürü hakkında bilinçlendirme çalışmalarına başladık. Ayrıca müşterilerin ilk algısı olan pahalı imajına yönelik ise küçük bir hesaplama yaparak dondurulmuş gıdanın tazesinden daha da ucuza geldiğini göstermeye çalışıyoruz. Donuk ürünler pazarının gün geçtikte sektörün iştahını daha da kabartacağı kanısındayız.  

Real Quality ürün sayısı 650’ye çıkacak Real, ‘Private Label’ ürünlerde oldukça başarılı. Toplam satışınızda Private Label’ın oranı nedir?
Max Causse: Kendi markamız tabi ki çok önemli. Müşterinin taleplerine göre oluşturuyoruz markalarımızı. Gıdada Real Quality, gıda dışında Real kullanıyoruz. Toplam satışımız içerindeki PL oranımız gıdada yüzde 4, gıda dışında yüzde 8 seviyelerinde. Bu orana market içinde yaptığımız işlenmiş et, pastacılık ve unlu mamul üretimi dahil değil.
En çok hangi segmentte PL ürünleri tercih ediliyor? Hangi bölgelerde PL satışları daha yüksek oluyor?
Max Causse: PL ürünlerimiz gıda dışı temizlik ve kağıt gruplarında, bakliyat, yağ ve baharat segmentlerindeki ticaretimiz içerisinde önemli paya sahip. Bunun yanı sıra bütün segmentlerde ürün portföyümüzü derinleştirmek ve farklılaştırmak için PL ürünleri geliştiriyoruz. Farklı fiyat ve kalite seviyelerinde müşterilerimize sunduğumuz Tip ve Real markalı ürünlerimiz farklı müşteri ihtiyaçlarına hitap edebiliyor. Bu nedenle PL satışlarımızda lokal bir ayrım bulunmuyor. Bu nedenle PL stratejimizi yerel değil ulusal bazda ele alıyoruz. 
PL ürünleri rafta ne kadar yer tutuyor? Ürünlerin yüzde kaçı PL? Markaları paylaşabilir misiniz?
Max Causse: “Real Quality“ lider marka kalitesini referans aldığımız ancak fiyat olarak lider markanın en az yüzde 20 altında konumlandırdığımız yeni markamızın ismi. Şu anda PL stratejimizin birinci önceliğini teşkil ediyor. Raf konumlandırması her zaman kategorideki lider markanın yanında fark edilebilir bir önyüz sayısı ile yapılıyor. “Tip” markamız ile ise her zaman kategorisindeki “en uygun fiyatı” müşterilerimize sunuyoruz. Ancak “en uygun fiyat” sınıflandırma yaparken de kaliteden ödün vermiyoruz. Tip ürünleri de mutlaka Türk Gıda Kodeksi’nde yer alan kalite gerekliliklerini sağlamak zorunda. 
Perakendeci açısından PL’ın ne gibi avantajları var?
Max Causse: PL ürünler ile ürün portföyünüz içerisinde farklılaşmaya gidebiliyorsunuz. Kategori yönetim stratejimiz doğrultusunda her segmentte PL ürünlerini ulusal markaların yanında konumlandırma şansına sahibiz. Sahip olduğumuz PL markalarımız ile raftaki en ucuz üründen en üst kalitedeki premium segmente kadar PL ürün portföyü planlayabiliyoruz. Bunun yanında müşterilerimizin taleplerine yeni PL ürünler ile hızlı şekilde cevap verebilir ve geliştirdiğimiz yenilikçi ürünler ile marka imajımızı pozitif yönde destekleyebiliriz. İyi kalitenin uygun fiyat ile tüketiciye sunulduğu bir PL ürün portföyü, perakendeciye imaj ve marka iletişimi konusunda da büyük avantajlar sağlar.
PL tüketimi geçtiğimiz yıllara göre nasıl bir seyir izliyor? Satışlar hangi dönemlerde artıyor?Max Causse: PL ürünler 2000’li yılların başında yaşadığımız ekonomik krizler ile hayatımıza uygun fiyatlı ürün alternatifleri olarak girdiler. Ancak temelsiz ve acele hayata geçirilen stratejiler nedeniyle tüketicinin kafasında “PL ürün kalitesizdir” şeklinde bir imaj oluştu. Ancak son yıllarda organize perakende zincirlerinin önderliğinde bu algının kırılmaya çalışıldığı göze çarpıyor. Artık farklı fiyat ve kalite seviyelerinde farklı PL markalar müşteriler ile buluşturuluyor. PL konusu sadece kriz zamanlarında kullanılan bir araç olmaktan çok,  perakendeci için bir marka yönetimi stratejisi halini almaya başladı.
PL’da yeni segmentler, yeni markalar sunmayı planlıyor musunuz?
Max Causse: Real Quality markamıza yaptığımız yatırımlar çerçevesinde bu yılsonunda ürün sayımızı 650 adede çıkarmayı planlıyoruz. Bunun yanında reyonumuzda 550 adet Tip ve gıda dışında farklı kategorilerde kullandığımız 850 adet koleksiyon bazlı PL ürünümüz var. Kısa ve orta vadede ayakları yere sağlam basan bir büyüme planımız var. Bunun ilk ayağını son 1 yıl içerisinde bütün temel tüketim gruplarında ürün portföyümüze eklediğimiz Real Quality ürünlerimiz ile tamamladık ve kategorilerdeki lider markaların yanında markamızı konumlandırdık. www.realquality.com internet sitemiz aracılığı ile ve mağaza içinde organize ettiğimiz ürün tadımları ile müşteri iletişimimizi aktif tutuyoruz. Müşterilerimizden aldığımız geri dönüşler ile ürün portföyümüzü şekillendirmeye devam edeceğiz.

Orijinal ürünler paralel ithalatla daha ucuza Tekstil reyonlarınız kaç ana gruba ayrılmış durumda?
Denise Bobaru: Tekstil reyonumuzu 5 farklı bolüme ayırdık: Kadın, erkek, ayakkabı, çocuk ve bebek. Her bölümün içinde iç çamaşırı, çorap veya beyaz T-shirt gibi temel ihtiyaç dediğimiz ürünlerimiz mevcut. Aynı zamanda city-şehir/street-sokak giyim (kısa dönem koleksiyon) ve de kış sezonu için kışa-koruma ürünlerimiz de bulunuyor. Mümkün olduğunca müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ürünler satmaya çalışıyoruz.
Tekstil konusunda, Türkiye ile diğer ülkeler arasında bir trend karşılaştırması yapacak olsanız neler söylersiniz?
Denise Bobaru: Türkiye pazarı çevredeki diğer ülkelerde bulamayacağınız kadar çok uzmanlık barındırıyor. Fakat yalnızca uzmanlık, üretim ya da gelenek değil, aynı zamanda İstanbul dünya moda haritasında önemli bir yere sahip. Dünyada gelişen son trendlerin ülke içinde de yer alması Türkiye tekstil sektörü için sürekli güncel olması anlamını taşır. Bu durumda diğer ülkelere kıyasladığınızda Türkiye için açık ara bir avantaj sağlar.
Real’de herkesin bildiği spor ayakkabı markalarını çok daha uygun fiyatlarda satın almak mümkün. Bu nasıl mümkün oluyor? Bu orijinal ürünler kendi mağazalarındakilere göre neden daha ucuz?Denise Bobaru: Real’in amacı tüm ürün gruplarında olduğu gibi ayakkabı reyonumuzda da en iyi kaliteyi uygun fiyatlarla müşterilerimize sunmak. Bu ürün grubunun paralel ithalat yöntemi ile direkt olarak yurt dışından ithal ediyoruz. Burada sağlanan fiyat avantajını düşük marjı fiyatlarımıza yansıtarak ürünlerin kendi mağazalarından çok daha uygun fiyatlarla reyonlarımızda yer almasını sağlıyoruz.
Ev tekstili ürünlerini nereden alıyorsunuz?
Denise Bobaru: Türkiye olarak ev tekstili ürünlerini genellikle yerel üreticilerimizden alıyoruz, zira Türkiye tekstil konusunda oldukça uzmanlaşmış bir ülke. Gerek kalite gerekse de ürün çeşitliliğini oldukça iyi koruyor yerli üreticiler. Ancak çok özel ürünlerimizi yurt dışından kendi iç tedarik şirketimiz kanalı ile ithal ediyoruz. İthalat yapmamızın ana sebebi, bu ürün gruplarının tedarikinin Türkiye’deki firmalardan sağlayamamamız.
Özellikle bebek-çocuklara yönelik ürünler bir kalite kontrol sürecinden geçiyor mu?
Denise Bobaru: Kalite bizler için vazgeçilmeyecek bir unsur. Gerek bebek-çocuk gerekse de diğer tekstil ürünleri için aynı hassasiyeti koruyoruz. Tekstil alımlarımızın büyük bir kısmını yerli tedarikçilerimiz temin ettiğimiz için, çalıştığımız firmadan mutlaka ülke yönetmeliğine uygun asgari şartları sağladığından emin olmamız gerekiyor. İthalat yaptığımız ürünler için ise ithal edilecek ürünler kalite standartlarının uygunluk kriterlerine göre kontrol edildikten sonra bize sevk edilmesine izin veriyoruz. Ürün grupları Almanya koşullarına göre belirli kontrollerden geçiyor. Ve biz de diğer ülkeler gibi bu ürün gruplarına dahil oluyoruz. Bu standartlarda Alman kriterlerine göre pazarlanıyor.
Ürün çeşitliliği hakkında neler söylersiniz? Hangi ürünler daha çok tercih ediliyor?
Denise Bobaru: Tekstil ürünlerinde temel ürünlere yöneldik. Örneğin futbol oynarken giyilebilecek en temel ürünleri müşterilerimize sunuyoruz. Yani çok fazla ürün grubundan ziyade daha çok temel ürünlere yer veriyoruz. Spor bölümümüz de daha çok toplar ve aksesuarlar tercih ediliyor. Toplar adetsel olarak en iyi satılan ürün grubu içinde yer alıyor.
Real’in genel cirosunda tekstil ürünlerinin payı nedir?
Denise Bobaru: Değişiklik olmakla beraber tekstil ürünlerimiz, Real’in genel cirosunda ortalama yıllık yüzde 5’lik bir kısmı oluşturuyor.

Bu röportaj Market dergisi’nin 163’üncü sayısından alınmıştır.

Sosyal medya pazarlama dünyasında Facebook ve Twitter en etkin aktörler. Fakat Pivot Conference’da yürütülen araştırmaya göre; YouTube, LinkedIn ve Foursquare önümüzdeki yıl reklamlara ağırlık vererek bu dünyada daha net bir yere sahip olacaklar.
Araştırmada, şirketlerin üçte ikisi sosyal medyayı çoktan kullanmaya başladıklarını belirtirken, yüzde 18’i önümüzdeki yıl sosyal medya kampanyası hazırlamayı düşündüğünü dile getiriyor. Sosyal medya kampanyalarının başarısı konusunda ise henüz bir açıklık yok. Sosyal medyada reklam yapanların yüzde 54’ü kampanyalarının başarısıyla tatmin olduğunu belirtiyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 93’ü Facebook’da bir kampanya üretmiş, yüzde 78’i ise Twitter’da.

Araştırma Youtube, LinkedIn ve Foursquare’da reklam yayınlamak için yapılan harcamanın arttığına dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 20’si önümüzdeki yıl bu platformlarda reklam yapmayı planladığını belirtmiş.
Araştırmaya katılanların yüzde 50’sinden fazlası MySpace, Meebo, Gowalla, Mylife ve Tagged’da asla reklam yapmadıklarını ve yapmayı planlamadıklarını dile getirmiş.
Araştırmanın en önemli bulgularından biri şirketlerin artık Facebook ve Twitter dışındaki sosyal mecralarda da reklam yapmaya yöneldiklerini göstermesi. Yukarıda eMarketer’dan alınan grafikte Foursquare’ın verileri bu noktada dikkat çekici.
Su sektörünün lider markalarından Erikli, 1 litrelik özel tasarımlı yeni şişesiyle raflardaki yerini aldı.
Erikli, geçtiğimiz aylarda, su sektöründe bir ilk olan özel tasarımlı yeni şişesiyle, suyun lezzeti kadar sunumuna da önem veren işletmelere, özenle hazırlanan masalarda şık bir sunum imkânı sağladı. Erikli’ nin 1 litrelik yeni şişesi, tüm Migros, 5M, Tansaş ve Macrocenter mağazalarında tüketicileriyle buluştu.
Uludağ’ın zirvesinden alınarak, el değmeden şişelenen Erikli, yeni şişesiyle, işletmelere, maliyet avantajı, taşıma ve saklama kolaylığı sağlarken, kendini özel hissetmek isteyen tüketicilerin de Türkiye’nin en lezzetli suyuna, yenilikçi ve şık bir ambalajda ulaşmasını sağlıyor.
Zarardaki beyaz et sektörüne ramazan umut oldu. İlk üç günde satışlar yükselince firmalar, üretim hedeflerini de yüzde 15 artırdılar.
Tüketim üretimi karşılamayınca yılbaşından bu yana ciddi zarar eden beyaz et sektörü, şimdi ramazan ayına odaklandı. Sektör, ramazana özel üretimini yüzde 15 artırdı, fiyatlar da buna paralel yine yüzde 15 yükseldi. Ramazana kadar sektörün zararına satış yaptığını belirten Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (Besd-Bir) Başkanı Zuhal Daştan, fiyatların yeniden yükselişe geçtiğini söyledi. Ramazanın sektöre soluk aldıracağını ifade eden Daştan, “Her yıl ramazanın ilk ve son haftaları gıda alışverişleri ciddi anlamda artar. Bu nedenle 10 gün öncesine kadar mal satamaz hale gelen sektör, bu ay üretilenin tamamını satacak” dedi. Beypiliç Genel Müdürü Sait Koca da, ramazanda tavuk etinin çok fazla tüketildiğini ve satışları mutlaka arttıracağını ifade etti.

‘Ramazan bir aldı, bir verdi’
Ramazan alışverişlerinin beyaz et sektörüne ilaç gibi geldiğini belirten Erpiliç Satış Pazarlama Müdür Yardımcısı İsmail Biçen ise, fiyatların son bir ayda yüzde 15 arttığına dikkat çekti. Ramazanın ilk günlerinde talebin yoğun olduğunu ifade eden Biçen, “Satışlar ilk günlerde yüzde 7 arttı. Şu anda bütün tavuk ortalama 6 TL’den satılıyor” dedi. Ramazan için 1.650 tonluk üretim hedeflediklerini belirten Biçen, yılsonunda da 180 bin tona ulaşacaklarını ifade etti. Ramazanın mangal sezonunu erken bitirdiğine dikkat çeken Biçen, “Ramazanın hem getirisi hem götürüsü oldu. Ama yine de satışların toparlanması için iyi bir dönem. Pazarın 1.5 milyon tona ulaşması bekleniyor” dedi. Biçen, tüketiciyi sıcak havada tavuk tüketiminde dikkat etmeleri konusunda da uyardı.
1 saatten fazla beklemez
Daştan, tüketiciye sıcak havada tavuk tüketimi ile ilgili de şunları söyledi: “Çiğ tavuk sıcakta 1 saat kalsa hemen bakteriler üremeye başlar. O zaman durum tehlikeli. İnsanlar alışverişte en son tavuğu alıp evlerine gitmeliler. Sokakta elde poşetle gezdirmek çok yanlış. Doğrusu, alır almaz, çok bekletmeden eve gidip buzdolabına koymak.”
Sıcakta tavuk zor büyüyor
Sıcak havada tavuk yenmesinin sakıncalı olduğu görüşünü tamamen reddeden Zuhal Daştan, sıcak havanın sadece üretimi etkilediğini söyledi. Daştan, “Sıcaklar üretimi zorlaştırıyor. Hayvan yem yemiyor ve büyüyemiyor. Kesim için tavuğun 2.5 kiloya gelmesini bekliyoruz. Ama sıcaklar kiloda yüzde 10 düşüşe neden oluyor” diye konuştu. Beyza Piliç Genel Koordinatörü Necmettin Çalışkan da, “Hayvanlar için 40 dereceden sonrası büyük risk. Kesim için tavuğun 2.5 kilo ağırlığa ulaşması gerekiyor. Ancak, sıcak havada hayvanlar bu ağırlığa ulaşmadan telef oluyor. Bu da üreticiyi zorluyor” dedi.
Kaynak: Nuriye Doğu / Radikal
Sahte Apple mağazasının bulunduğu kentte şimdi de sahte İKEA mağazası ortaya çıkarıldı.
Çin’in güneybatısındaki Kunming’de bulunan, İngilizce ismi “11Furniture” olan 4 katlı, 10 bin metrekarelik mağazanın İsveç orjinaline tıpa tıp benzediği belirtildi.
Mağazanın, İKEA’nın sarı-lacivert rengini kullandığı, model odaları, mini kurşun kalemleri, sallanan sandalyeleri, işaretler sistemi, minimalist ahşap masalı kafeterya stilindeki lokantası ve diğer pek çok unsuruyla İKEA’nın tıpa tıp taklidi olduğu belirlendi.
Mağazanın orjinalinden tek farkı, lokantada İsveç köfte ve somonu yerine Çin yemekleri servis ediliyor olması.
Mağazanın Çince ismi “Şi Yi Cia Cu”nun da İKEA’nın Çince telaffuzu “Yi Cia Cia Cu”yu andırdığı belirtiliyor.
Büyük yatırım hareketinde rota küçük şehirler oldu
Büyük şehirlerde doygunluk noktasına doğru giden AVM’lerde gelecekte yatırımın en önemli rotalarından biri küçük şehirler olacak gibi görünüyor. Mardin Kızıltepe, Siirt ve Kırıkkale gibi noktalarda yakın zamanda açılacak AVM’ler bu akımın somut kanıtı olarak değerlendiriliyor.
Alışveriş merkezleri (AVM) yatırımlarında büyük hareketlenme başladı. Artık doyma noktasına yavaş yavaş erişen büyük şehirlerde yatırımlar devam ediyor olsa da küçük şehirlere yapılan yatırımlar bundan sonraki rotanın nasıl ilerleyeceğinin ipuçları olarak değerlendiriliyor. 2010 sonu itibariyle 254 olan AVM sayısının, 2011 sonunda 307’ye, 2012 sonunda 350’ye, 2013 sonunda 368’e ve 2014 sonunda da 378’e ulaşması bekleniyor. Bu kapsamda 70’e yakın AVM’nin daha yapılması planlanıyor.

Adapazarı, Bursa, Düzce, Adana, Edirne, Antakya, Balıkesir, Antalya ve Diyarbakır AVM’lerin yeni adresleri olarak ortaya çıkıyor. Bu arada Diyarbakır’a üç AVM, Edirne’ye ise iki AVM planlanıyor. Diğer yandan üç büyük şehirde de oldukça büyük yatırım hareketliliğinden söz etmek olası. Bu kapsamda İstanbul’da Beylikdüzü ön plana çıkarken, Zincirlikuyu, Kağıthane ve Bomonti de yatırım planlamalarının yapıldığı diğer ilçeler. 13 AVM’nin yapılmasının planlandığı Ankara’da Eryaman, Batıkent, Etimesgut ve Mamak yatırım rotaları olarak ön plana çıkarken, 14 yeni AVM’nin yapılacağı İzmir’de ön plana çıkan noktalar ise Bayraklı, Mavişehir ve Karşıyaka.
Kızıltepe’ye AVM
AVM’lerdeki yatırım hareketliliğinde artık ibrenin daha çok küçük şehirleri göstereceğini düşünen isimlerden biri olan Kiralama Danışmanlık Merkezi KDM Genel Müdürü Orhan Murat İzci, 2014 yılına kadar 71 yeni AVM açılacağını belirterek, gelecekte iki trendin hakim olacağını söyledi. Bunlardan biri olarak şu anda AVM’lerdeki ortalama 23 bin 500 metrekare olan büyüklüğün ortalama 29 bine yükseleceğini ifade eden İzci, diğerini ise küçük şehirlere yatırım akımı olarak gösterdi. İzci, “Şimdi küçük şehirler hatta ilçeler AVM’lerle tanışıyor. Anadolu’da açılan AVM’ler genelde bölgesinde tek oluyor. Mesela Bursa İnegöl’de 4 Haziran’da bir AVM açtık. 33 bin metrekarelik bu merkezde doluluk oranı yüzde 95 ve 250 bin kişiye hitap ediyor” dedi.
Gelecek yıllardaki yatırımlarda küçük şehirlerin ön plana çıkacağının bir göstergesi olarak şu anda yapılan yatırımlara dikkat çeken İzci, şu bilgileri verdi. “Yatırımcı İzhak Bağ, Siirt’in merkezinde Nisan 2012’de açılacak 12 bin metrekarelik ve 55 mağazalık Grossmall AVM’nin yatırımını yapıyor. Mardin Kızıltepe’de 25 bin metrekarelik AVM 2012 yılının ilk çeyreğinde açılacak ve 90 mağazadan oluşacak. Kırıkkale’nin merkezinde Altunbilek tarafından geliştirilen 9 bin metrekarelik kiralanabilir alanda 45 mağazadan oluşan Altunbilek AVM ise Mart 2012’de açılacak. Osmaniye, yatırım atağında ön plana çıkan bir başka şehir. Pekerler İnşaat, burada 20 bin metrekare kiralanabilir alanı olan 71 mağazalık ‘Park 328 AVM’yi, 40 milyon dolar yatırımla Ekim 2011’de açmayı planlıyor. Adıyaman’da da bir AVM yapılacak” diye konuştu.
İzci’nin altını çizdiği bir diğer nokta da sanıldığının aksine Anadolu’da yapılan AVM’lerin kira düzeyinin yüksekliği yönünde oldu. İzci, “Hatta birçok şehir bu alanda büyük şehirlerle yarışıyor” dedi.
İstanbul’da ihtiyaç var
Diğer yandan İstanbul başta olmak üzere diğer büyük şehirlerde de yatırımların süreceğine işaret eden İzci, İstanbul’da 125 AVM olduğunu, fakat bunun 24’ünün ölçek dışında kaldığını belirterek, “Aslında kentte bizim standartlarımıza göre 87 AVM var. Şu anda 2.5 milyon metrekare kiralanabilir AVM’ye sahip. Bu rakam 2014’te 4.7 milyon metrekareye çıkacak. Yani birçok AVM daha açılacak” dedi.
İstanbul’daki yeni yatırım rotasını, bu yöndeki ihtiyacın yoğun olduğu Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Halkalı, Sultanbeyli-Samandra ve Gebze-Kartal olarak gösteren İzci, diğer yandan bazı bölgelerde de yoğunluk olduğuna dikkat çekti.
(Ayrıntılar, yarın Milliyet?Emlak’ta)
Kurulduğu 2008 yılından itibaren hızla büyüyerek bin 75 mağazaya ulaşan A101’e yabancı fonların ilgisi artıyor.Ucuzluk marketi konseptiyle faaliyet gösteren A101 perakende zincirini satın almakla ilgilenen özel sermaye fonları arasında TPG, Capital Group, Permira ve Mid Europa Partners yer alırken, konuya yakın kaynaklar şirket için tekliflerin gelecek hafta içinde verileceğini söyledi. Konuya yakın bir kaynak yaptığı açıklamada, “A101’in satışında Şok’un 600 milyon liralık satış bedelinden daha yüksek rakamları konuşacağız. Satış bedelinin 800 milyondan 1 milyar liraya kadar gideceğini tahmin ediyorum.” dedi. İnternet sitesinde yer alan bilgiye göre, 2008 yılında kurulan A101’in bin 75 mağazası bulunuyor ve şirket 2015 yılına kadar mağaza sayısını 2 bin adede çıkarmayı hedefliyor. A101’in satışına ilişkin süreci Credit Suisse yürütüyor. A101’de (Yeni Mağazacılık), Bank Asya’nın yüzde 24 payı bulunuyor.
İndirim marketleri konseptinde işletilen zincir marketlerinde; müşterilerine düşük fiyatlarla ve düşük maliyette kaliteli gıda ve tüketim malzemeleri sunuluyor. Satış süreciyle ilgili bilgi veren başka bir kaynak ise Türkiye’deki discount pazarına girmek isteyen çok sayıda fonun şirketle ilgilendiklerini açıkladı. A101’de yapılacak satışın yüzde 10’u geçmeyeceği bilgisini veren kaynak, anlaşma sağlanırsa satın alma işleminin yıl sonuna doğru kesinleşeceğini ve şirket yönetiminde bir değişiklik olmayacağını aktardı. A101 kalite-fiyat performansını dikkate alarak; markalı ürünler yanında kendi markalı ürünlerini de müşterilerine sunuyor.
Tansaş Ağustos 2011 indirimleri. Tansaş mağazalarında 28 Temmuz-17 Ağustos 2011 tarihleri arasında geçerli olacak indirimlere haberin devamında ulaşabilirsiniz.Ramazan ayınında gelmesi nedeniyle bazı ürünlerde uygun fiyatlar gözümüze çarpıyor.
Bir çok üründe hediye ürünler sunan Tansaş fiyatları ucuzlatmaktan çok verdiği hediyelerle müşteri çekmeye çalışıyor.
Tansaş 28 Temmuz – 17 Ağustos İndirimli Ürünler
•Orkide Ayçiçek Yağı 5 lt 17,50 TL
•Yudum Ayçiçek Yağı 5 lt (Sezon 1 Kg Somancık Pirinç Hediye) 18,95 TL
•Sezon Baldo Pirinç 2500 gr (Komili 1 lt Ayçiçek Yağı Hediye) 9,95 TL
•Verde Riviera Zeytinyağı 5 lt 27,95 TL
•Komili Riviera Zeytinyağı 5 lt (5 adet Pastavilla Makarna Hediye) 34,95 TL
•Yudum Sızma Zeytinyağı 5 lt 39,95 TL

•Yudum Mısır Yağı 5 lt (2 adet Knorr Yöresel Çorba Hediye) 22,90 TL
•Çaykur Filiz Çayı 1000 gr (1 kg Pekşeker Küp Şeker Hediye) 11,90 TL
•Şeker Tanesi Toz Şeker 5 Kg (1 Kg Şeker Tanesi Toz Şeker Hediye) 11,45 TL
•Tat Domates Salçası 430 gr 2,75 TL
•Superfresh 2×160 gr Ton Balığı (220 gr Superfresh Konserve Mısır Hediye) 7,45 TL
•Tamek Reçel Çeşitleri 380 gr 2,45 TL
•Koska Tahin/Pekmez 300 gr 3,75 TL/Adet
•Dana Kol Kuşbaşı 19,90 TL/Kg
•Dana Kuzu Kıymalık Rulo 17,50 TL
•Dana But Biftek 24,90 TL/Kg
•Lezita Tabaklı Bütün Piliç 4,79 TL/Kg
•Şenpiliç Büyük Tabak Pirzola But 6,99 TL/Kg
•Seçme Pastırma 29,90 TL/Kg
•Erşan Dana Kangal Sucuk 20,90 TL/Kg
•Polonez Dana Kangal Sucuk (1 alana 1 hediye) 15,90 TL
•Tansaş Eski Kaşar 500 gr 7,45 TL
•Tahsildaroğlu Ezine Peyniri 13,90 TL/Kg
•Keskinoğlu 30′lu Orta Boy Yumurta 4,95 TL
•Marmarabirlik Ekstra Zeytin 500 gr 4,75 TL
•Pınar 1500 gr Yoğurt (200 gr Pınar Ekstra Light Yoğurt Hediye) 3,99 TL
•Tansaş Süt 1 lt 1,39 TL
•Sütaş Tereyağı 1 kg (1 lt Sütaş Ayran Hediye) 14,99 TL
•Tursil 6+1 Kg Deterjan (1500 ml Pril Sıvı Bul.Deterjanı Hediye ) 17,90 TL
•120 Tablet Pril Bulaşık Makinesi Deterjanı (2×1500 gr Pril Bulaşık Makinesi Tuzu Hediye) 19,90 TL
•Selpak 32′li Tuvalet Kağıdı (Mini Beyaz Peçete Hediye) 16,95 TL
A101 4 Ağustos İndirimli ürünler belli oldu. Gelecek Perşembe yani 4 Ağustos 2011 tarihinde A101 mağazalarında indirimli olarak satışa sunulacak ürünler belirlendi. Ürünler ve fiyatlarına ulaşmak için haberin devamını okuyunuz.

A101 4 Ağustos İndirimli Ürünler
•Cem 3′lü Tava Seti (18,22,26 cm) 18,95 TL
•Polo Yaka Bay Tişört 7,50 TL
•Bayan İp Askılı Badi 2,95 TL
•Bayan Bantlı Terlik 3,75 TL
•Çocuk Bantlı Terlik (24-35 Numara) 2,95 TL

•Çocuk Taburesi 2,50 TL
•Peluş Oyuncak 20 cm 2,95 TL
•6 Parça Saklama Kabı Seti (2 adet 0,6 lt, 2 adet 0,3 lt , 2 adet 0,15 lt ) 3,95 TL
•Pirinç Süzgeci 1,50 TL
•Milkten Sürülebilir Peynir 500 gr 3,50 TL
•Marmarabirlik Siyah Edincik Zeytin 800 gr 7,45 TL
•Tariş Organik Sızma Zeytinyağı 500 ml 9,95 TL
A101 4 Ağustos İndirimli ürünleri görsellerine ulaşmak için tıklayın

Bilindiği gibi A101 mağazaları her Perşembe ekseriyetle dönemin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak bir indimli ürün listesi yayınlıyor. İndirimler her hafta perşembe günü A101 reyonlarında yerini alıyor. Ürün eğer rağbet gören bir ürün ise aynı gün tükenebiliyor. Bu durumda talep şansınız bulunmuyor. Çünkü ürünler stoklarla sınırlı. Ancak ürün aynı gün reyondan kaldırılmıyor. Yani ürün hala gittiğiniz mağazada var ise sonraki günlerde de ürünü temin edebilirsiniz. (Bu açıklama ziyaretçilerimizden gelen mailler üzerine yapılmıştır.)
Pegasus’tan mükemmel bir uygulama. İndirim ve kampanyalardan sıkıldıysanız. Bu haber tam size göre kızınıza öyle bir hediye vereceksiniz ki… Ömrü boyunca unutamayacak…Pegasus kızınıza özel bir hediye sunabilmeniz için size bir şans veriyor. Türk sivil havacılığının hızla büyüyen ismi Pegasus her geçen gün filosundaki uçak sayısını da artırıyor. İşte bu uçaklardan birinin üzerinde kızınızın adı yazabilir. Ölümsüz bir anı olacak bu hediyeyi kızınıza vermek için yapmanız gereken aşağıdaki linke tıklayarak formu doldurmak yapılacak çekilişte siz çıkarsanız Pegasus uçaklarının üzerinde kızınızın ismi yer alacak.

Buraya tıklayarak formu doldurabilirsiniz.

Kampanya 10.07.2011  – 31.08.2011 tarihleri arasında geçerli. Bu tarihler arasında başvurusunu gerçekleştiren kişiler arasından 05.09.2011 tarihinde yapılacak çekilişte iki kız çocuğunun adı belli olacak. Sonuçlar ise 07.09.2011 tarihinde açıklanacak.
Ancak belirtmek isteriz ki sadece 0-10 yaş arasında çocuklar bu kampanyaya dahil olabiliyor ve başvurularını ancak yasal velileri yaptırabiliyor. Bu şarta uymayanlar kazanmış olsalar dahi ödülleri verilmiyor.
Eğer kazanan siz olursanız Pegasus’un Aralık 2011 tarihinde, teslim alacağı 2 adet Yeni Nesil Boeing 737-800 uçaklarının burun kısımlarına kızınızın ismi yukarıdaki resimde gördüğünüz şekilde yazılacak.