Market ve Perakende Sektörü

Posts tagged ‘İhracat’

Ramazanda fıstık gibi ihracat

Ramazan siparişlerini artıran Ortadoğu ülkeleri kuru meyve ve mamulleri ihracatını patlattı. En fazla satış Antep fıstığında yaşanırken ihracatta ise Lübnan yüzde 343, Suriye yüzde 217 ile artış rekoru kırdı.
Ramazan ayı dolayısıyla özellikle oruç tutan Müslüman ülkelerin kuru meyve ve mamulleri talebinde ciddi bir artış olunca bu, ihracat rakamlarına yansıdı. Ege Kuru Meyve ve Mamul İhracatçıları Birliği’nin verilerine göre Temmuz ayının ilk 3 haftası içinde yapılan satışlar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdi. Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin ramazan ayı dolayısıyla yaklaşık 3 ay öncesinden sipariş vermeye başladıklarını dile getiren yetkililer, en büyük satışı Antep fıstığında yaptıklarını belirttiler. Verilen bilgiye göre geçen yılın Temmuz ayına göre bu yıl Antep fıstığında yüzde 100’lük artış gerçekleşirken, kuru incirde yüzde 34, badem ve cevizde yüzde 50’lik artış yaşandı.

Lübnan ve Suriye ihya etti
Ramazan dolayısıyla en yüksek ihracat Suriye ve Lübnan’a yapıldı. Lübnan’a yapılan ihracat yüzde 343 artarken, Suriye’ye yapılan ihracat artışı ise yüzde 217’leri gördü. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Elmas, “Ortadoğu ve Afrika ülkelerine yapılan kuru meyve ve mamulleri ihracatının yüzde 80’i ramazanda gönderiliyor. Artan ihracatta ilişkilerin sıcaklaşmasının da etkisi büyük” dedi.
Irak da talebi artırdı
Bu arada geçen yılın Temmuz ayına göre fıstık, kuru incir ve üzüm kategorilerinde ihracatta ABD’ye yüzde 35, Irak’a yüzde 41, İran’a yüzde 43, İsviçre’ye ise yüzde 65 oranında artış yaşandı. 2010 Ocak-Temmuz döneminde bu yılın aynı dönemine göre siparişini artıran ülkelerden biri Irak. Türkiye’den canlı hayvan alımını yüzde 32.5 artıran Irak, hububat, bakliyat talebini de yüzde 30.12 oranında artırdı.
Kaynak: Pınar Çelik / Sabah

Çukurova’nın yıldızı Sunar Yağ Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasına girdi

Çukurova Bölgesi’ni pamuktan sonra ‘mısır ambarına’ dönüştüren Sunar Grup firmalarından Elita Gıda, 2010 yılında Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında yerini aldı.
Türkiye’de yağın ustası olarak anılan “Sunar” Yağı üreten Elita Gıda, faaliyete geçmesinin ardından 3 yıl gibi kısa bir sürede Türkiye’nin 500 sanayi şirketi arasına girerek, başarı grafiğini içinde bulunduğu sektörün oturmuşluğuna rağmen hızla yükseltiyor.

3 YILDA TÜRKİYE’NİN DEVİ OLDU
Sunar Grup bünyesinde yer alan Elita Gıda, 2010 yılında gerçekleştirdiği 132 milyon lirayı aşan “üretimden net satış cirosu” ve başarılı performansı ile Türkiye’nin sanayi devlerini listeleyen İSO 500’de, 471’inci sırada yerini aldı. Yükselen başarı grafiği ile 2011 yılında da Türkiye’nin sanayi devleri listesinde edindiği bu bayrağı daha üst sıralara taşıyarak ilk 400’e girmeyi hedeflemektedir. Elita Gıda’nın bu başarısının temelinde Türkiye’nin kendi kaynaklarıyla üretim yapıp, kendi ülkesinden kazandığını kendi ülkesine aktarmayı şiar edinen duayen sanayici, Sunar Grup’un Kurucusu Nuri Çomu’nun belirlediği vizyon ve yönetim felsefesi yer alıyor. Öte yandan temelleri 1970’lerin ilk yarısında çırçır ve çeltik fabrikalarıyla atılan ve tarıma dayalı 6 farklı sektörde faaliyet gösteren Sunar Grup’un tarımsal sanayide sahip olduğu bilgi birikimi, kurum kültürü ve Çukurova Bölgesi’nin verimli toprakları da bu büyük başarıyı sağlayan diğer etkenlerdir.
MISIR YAĞI İHRACATINDA LİDER
Sunar Grup’un rehberliği ve sinerjisi ile 3 yıl gibi kısa sürede Türkiye’nin en büyük sanayi şirketleri arasında yerini alan Elita Gıda’nın üretim tesisleri Türkiye’nin en büyük tarımsal üretim bölgelerinden Çukurova Bölgesi’nde yer alıyor. Mısır yağının yanı sıra ayçiçeği, soya ve kanola yağını da yağlı tohumdan işleyebilen Elita Gıda, Türkiye’nin bu alandaki en modern tesislerine sahip şirketlerinden biri konumunda bulunuyor. 2009 yılında başladığı ihracat hamlesinde de büyük başarılar elde eden Elita Gıda, bugün başta Orta Doğu ve Kuzey Afrika olmak üzere Avrupa’dan Uzak Doğu’ya 56 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Elita Gıda, mısır yağı ihracatında ise Türkiye mısır yağı ihracatının dörtte birini tek başına yaparak bu alandaki liderliği elinde bulunduruyor.
SUNAR PROFESYONEL MARKASIYLA ENDÜSTRİYEL MARGARİNDE DE İDDİALI
Türkiye’nin tarladan sofraya mısır yağı üretebilen tek entegre tesise sahip kuruluşu Sunar Yağ, gerek perakende gerekse de dökme mısır yağı pazarında öncü bir konuma sahiptir. Sıvı yağ pazarında elde ettiği başarısının akabinde yaptığı bir dizi pazar araştırmaları sonrasında ev dışı tüketime yönelik endüstriyel margarin sektörüne de giren Sunar Yağ, oteller, restoranlar, okul – hastane kantinleri, tatlıcılar, pastaneler, catering şirketleri gibi ev dışı tüketime yönelik alanların yanı sıra bisküvi, dondurma, çikolata sanayi gibi sektörlerin de endüstriyel margarin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ürünlerini piyasa sunmuştur. Sunar Profesyonel markalı ürünlerle, yıllık 360 bin ton üretim gerçekleşen ev dışı tüketime yönelik margarin pazarından % 5 oranında pay almayı planlıyor.
MARKALAŞMA YOLUNDA SUNAR EMİN ADIMLARLA İLERLİYOR
Günümüz dünyasında kaliteli ürünler üretmenin tek başına yeterli olmadığının farkında olan Sunar Yağ, günümüzün bilinçli tüketicilerinin markalaşmaya verdiği önemden yola çıkarak, özellikle marka bilinirliğinin güvenle paralel olduğu gıda sektöründe “Sunar” markasını zirveye taşımak için Türkiye’nin önde gelen kurumlarında görev almış bir pazarlama ve satış ekibiyle çalışmaktadır. Ayrıca bu ekibe destek vermeleri için konularında uzmanlaşmış danışman bir kadro ile de çalışmaktadır. Bu alandaki çalışmalarına Türkiye’nin ilk marka danışmanı olan Güven Borça liderliğinde, Markam Danışmanlık firmasının stratejik konumlaması ile markalaşma çalışmaları başlamıştır. Bunun yanı sıra Doret Habib PR İletişim Danışmanlığı; Sunar Yağ’ın basın ve iletişim çalışmalarını yürütmektedir.

Gıda İhracatçılarına Ramazan Ayı Fırsatı

Ramazan ayının yaklaşması ile Türkiye’nin en büyük ihracat portalı turkishexporter.net’e Müslüman ülkelerden gıda talepleri yağıyor.
Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte gıda alım taleplerinde bir artış gözlendiğini belirten şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Nurettin Yıldıran, “Son günlerde Müslüman coğrafyasından gıda üzerine alım talepleri alıyoruz. Mübarek ramazan ayı yaklaştıkça bu taleplerde ciddi bir artış gözlemliyoruz” dedi. Türkiye’nin bölge için önemli bir gıda merkezi olduğu ifade eden Yıldıran, “Taze gıdadan kuru gıdaya kadar zengin bir çeşitlilikte binlerce talep almaya başladık. Bize ulaşan bu talepleri ve talep eden firmaları gıda sektöründeki üyelerimize servis ediyoruz” diye konuştu. Bölgede ciddi bir pazar olduğuna işaret eden Yıldıran, gıda işiyle uğraşan ve dışarıya açılmak isteyen firmalar için bunu bir fırsat olarak gördüklerini ifade etti. Arap ülkelerinin Türk ürünlerinin kalitesine olan güvenmesinin ihracat rakamlarımıza yansıdığı söyleyen Yıldıran, “Orta Doğu ile iş hacmimiz her geçen gün genişliyor ve bu ilk kez ihracat yapacak olan Türk üreticisini cesaretlendiriyor” ifadelerini kullandı.

Çöp torbasıyla yola çıktı, ilk yılında fabrika kurup, 60 milyon liraya yöneldi

Samsunlu Ferhat Sucu, 16 yıl Unilever’in tüm kademelerinde çalıştı, sonra Doğuş Çay’a transfer oldu. Burada da 1.5 yıl çalışıp ayrılan Sucu, 2010 sonunda kimyasal dışı temizlik malzemeleri (çöp torbası, buzdolabı poşetleri) üretip Parex markasıyla pazarlamaya başladı. Kısa sürede bu alanda 210 farklı ürünle pazara yayılan şirket daha ilk yılında 60 milyon lira ciroya yöneldi.
BİRÇOK girişimci başarısını büyük şirketlerde profesyonel olarak çalışırken kazandıkları tecrübeye borçludur. Samsunlu Ferhat Sucu’nun öyküsü de bu konuda çok iyi bir örnek. Univeler’de tam 16 yıl çalıştıktan sonra Doğuş Çay’a transfer olan ve burada da bir aile şirketinde yönetim tecrübesi kazanan Ferhat Sucu, 2010 sonunda kendi şirketi Provel Tüketim Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş.’yi (Provel) kurdu. Kimyasal dışı temizlik malzemeleri (çöp torbası, buzdolabı poşeleri v.b.) ürettirip yurt genelinde verdiği 41 distribütörlük kanalıyla pazarlamaya başlayan Sucu’nun şirketindeki hızlı çıkış işadamı Sabri Yiğit’in de (Digicom’un sahibi) dikkatini çekti. Yüzde 50’şer ortak olan ikili Çerkezköy OSB’de bir fabrika yatırımı da yaptı.

Makine mühendisiyim ama 
Şu anda Parex markalı 210 farklı ürünle yola devam eden Ferhat Sucu girişimciliğinin ilk yılında 60 milyon lira ciroya koşuyor. Sucu şöyle başlıyor öyküsünü anlatmaya:
“Samsunluyum, 1988’de üniversite eğitimi için İstanbul’a geldim. İTÜ Makine Mühendisliği’ni bitirdim ama Beko’daki 3 aylık staj dışında bu alanda çalışmadım. Mühendisliğin bana göre olmadığına karar verdim. 1993’te Unilever’e girdim. Satış departmanında supervisor olarak başladım, üretim dahil birçok pozisyonda çalıştım. Ankara ve İstanbul’da edindiğim iş tecrübesiyle Anadolu’yu gezdim. Küresel bir şirkette çalıştığım için çok iyi eğitimler aldım ve dünyayı da gördüm. 16 tam yıl Unilever’de çalışmak bana korkunç bir tecrübe kazandırdı. Aslında Unilever’den ayrılmayı pek düşünmüyordum ama Doğuş Çay’dan güzel bir teklif geldi. Satış ve pazarlama direktörü olarak oraya geçtim. Genel Müdür Yardımcısı oldum ama Unilever’deki kadar tatmin olamadığımı gördüm. 1.5 yıl kadar Doğuş Çay’da çalıştıktan sonra 31 Temmuz 2010’da ayrıldım. ‘Kendim ne yapabilirim’ diye düşünmeye başladım. Arkadaşlarla fikir alışverişine başladım. Aslında Doğuş Çay’da çalışmasaydım belki de kendi işimi kurma cesareti kazanamazdım. Unilever’de de üretimden, satışa çok geniş alanda ciddi tecrübe ve ülyke genelinde bir satış tabanı kazanmıştım. Müşteri portföyüm inanılmaz güçlüydü. Arkadaşlarım ‘Unilever yıllarında yaptıklarınının birazını kendi işin için yap, yeter’ dediler.”
Temizlik malzemeleri
Ferhat Sucu, sözlerini şöyle sürüdürüyor: “Bir ürün grubunda yeni bir marka oluşturup üretim, dağıtım ve satış organizasyonunu yaparak yola devam etmek için başladım. Datalarımız vardı, kimlerle nasıl rekabet edebileceğimi biliyordum. Ünilever’de uzun yıllar temizlik sektöründe ayrıca tecrübem olmuştu. Ben de kimyasal olmayan temizlik ürünlerine, (Çöp torbaları, temizlik bezleri, bulaşık eldivenleri, buzdolabı poşetleri) girdim. Çünkü bu alanda tüketicinin marka bağımlılğı çok zayıftı. Kimyasal tarafta devler vardı ve onların karşısına çıkmak akıllıca olmazdı. Şirketi kurduk, üretimi fason planladık. 2 ayda 81 il için 41 distribütörlük altyapısını kurduk. Benimle Doğuş’a geçen bazı arkadaşlar da yanıma geldi. 8 kişiyle başadık. Markamız Parex oldu. Aralık 2010’da lansmanımızı yaptık, pazara çıktık. Ocak ayından itibaren satışlar hızlandı. Perakende zincirleriyle anlaşmalarımızı yaptık. Metro, Carrefour, Kipa, Bizim, Real, Kiler derken 5 ayda 7 bin 200 perakende noktaya ürünlerimizi ulaştırdık. Yeni ürünler ekledik ve bu grupta 210 farklı ürüne ulaştık.”
İhracata başladık, Irak’ta anlaşma tamam
FERHAT Sucu, Parex olarak iç pazara odaklı çalışmalarına rağmen dış pazarları hep kontrol altında tuttuğunu anlatıyor: “Ben özellikle havayolu şirketlerinin dergilerine ısrarla ilan vermeye başladım. Bir süresonra ürün gruplarımızın tamamında özellikle Ortadoğu ülkelerinden ve Türk cumhuriyetlerinden talep gelmeye başladı. Bulaşık süngeri, temizlik bezi, streç filmler, buzdolabı poşetleri göndermeye başladık. İlk ciddi bayilik anlaşması için Irak ile masaya oturduk. Biz şu anda Digicom’un yatırım gücü ile Provel’in satış ve pazarlama ağını birleştirmiş durumdayız. Türkiye’deki ev bakım ürünleri pazarı yaklaşık 3 milyar TL’lik büyüklüğe sahip. Bunun yüzde 20’sini kimyasal olmayan temizlik ürünleri ve mutfak yardımcı gereçleri oluşturuyor. Bu iki kategorinin toplam pazar büyüklüğü 600 milyon TL civarında ve her yıl ciddi oranda büyüyor. Avrupa ile kıyaslandığında, daha gidecek çok yol var. Bugün ülkemizde 100 evin sadece 10’unda çöp torbası kullanılıyor. Ya da hâlâ tek bir bezle tüm evin temizliği yapılıyor.”
Sabri Bey ortaklık teklif etti fabrika yatırımı da yaptık
FERHAT Sucu, yer ve cam temizlik sistemlerine de girdiklerini belirtiyor ve ardından endüstriyel temizlik ürünleriyle otel, restoran, yemekhane, fabrikalar için de ürünler pazarlamaya baladıklarını anlatıyor. Mutfakta streç film, alüminyum folyo, fırın torbaları derken çalışan sayısının kısa sürede 56 kişiye çıktığını ciro hedefinin de 2011 için 60 milyon lirayı aştığınını söylüyor. Şu anda 7 üreticinin Parex markalı ürünler için imalat yaptığını kaydeden Ferhat Sucu, şöyle devam ediyor: “Bir süre sonra çöp torbası ve buzdolabı poşetleri üretimi için Digicom ile anlaştık. Bu konuda bir üretim tesisleri varmış. Kısa süre sonra şirketin sahibi Sabri Yiğit Bey ile ortaklığa giden bir yola girdik. Sabri Bey kendisi de bu alana girmek istiyormuş ve yüzde 50’şer ortaklık gerçekleşti. Şimdi birlikte Çerkezköy’de bir üretim yatırımı yapıyoruz. 7 bin metrekare kapalı alana sahip bir tesis oldu yakında kendimiz de üretime başlayacağız. Çöp ve budolabı poşetlerini orada üreteceğiz.
Kaynak | Sadi Özdemir | Hürriyet

Lüks çikolatacı Bind el değiştirdi

Türkiye’nin en çok tanınan lüks çikolata markalarından ‘Bind’ el değiştirdi. Çoğu kişinin yabancı marka olarak bildiği Bind, aslında Erzincanlı Binay ailesine aitti.
1971’de 8 kardeş tarafından kurulan Bind, yıllar içinde Türkiye genelinde birçok lüks çikolata butiği açmasının yanı sıra ABD’den Lübnan’a kadar ihracat yapar hale geldi. 2 yıl önce çikolatanın merkezi kabul edilen İsviçre’den bir ortaklık teklifi almasıyla da gündeme gelen Bind Çikolata, Haziran ayında tekstil ve enerji yatırımlarıyla büyüyen Doğubeyazıtlı Yasubuğa ailesinin oldu. ‘Bind’ için yeni bir de şirket faaliyete geçti. Bu ay kurulan 3.6 milyon lira sermayeli ‘Tatlı Çikolata Sanayi’ şirketinin yüzde 77’si İbrahim, Mehmet, İsmail ve Türkan Yasubuğa’nın, kalan hisseler de Bind’in kurucularından Behlül, Mehmet ve Naci Binay’ın oldu.

50 milyon dolar ihracat
Mehmet Yasubuğa, Bind’i uzun vadede bir dünya markası haline getirmek için yola çıktıklarını söylüyor. Çikolata üretiminin Çorlu’daki fabrikada süreceğini söyleyen Yasubuğa şunları anlatıyor: “Binay ailesini Bind markasından uzaklaştırmak istemedik. Kendileriyle birlikte çalışacağız. Şu an bir ‘derleme toplama’ dönemi yaşıyoruz. Bind’i dünya markası olarak konumlandırmak için hazırlık yapıyoruz. Bind’in kalitesi Türkiye’de çok iyi bilinir. Ancak tüketiciye ulaşma noktasında bazı sıkıntıları olmuş. Yolumuza Godiva konseptinde yürümek istiyoruz. Çünkü Godiva’dan tat olarak artımız var, eksiğimiz yok. Yasubuğa ailesi olarak ev tekstilinde Süper Tekstil firmamızla çok ciddi bir geçmişimiz var. 600 çalışanımızla 35 ülkeye senede 50 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz. Ailemizin hidroelektrik, rüzgâr ve jeotermal enerji alanındaki yatırımları da sürüyor. Şimdi de çikolataya ciddi biçimde odaklanacağız.”
Kaynak: Serkan Arman / Milliyet

HANGİ FİRMA NELER YAPTI

Ülker, krize şerbetli
Ülker Grubu’nun ana şirketi olan Yıldız Holding, krize rağmen 2008 yılı için öngördüğü ve açıkladığı yatırımlarda herhangi bir değişiklik öngörmeden büyüme sürecini devam ettiriyor. 2009 yılında Yıldız Holding yine büyüme hedefiyle yola çıkıyor. Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yeni tesis yatırım ve açılışları, yerli yabancı şirketlerle ortaklıkların devam ettirilmesi planlanıyor. Bu hedefi yeni kriz döneminin koşullarına uygun modellerle ulaşmayı hedefleyen şirket, daha önce yaşadığı krizler, müşterilerin görüş ve beklentilerine verdiği önem ve dönemin ihtiyacına uygun ürün konseptleri geliştirme kapasitesiyle bu kriz dönemini de sorunsuz aşmayı hedefliyor. Yaklaşık 220 bin noktaya ulaşan dağıtım ağının firmaya avantaj kazandıracağını düşünüyor.
Unilever, reklamda hız kesmedi
Unilever, kriz dönemini atlatmak için planlama ve pazarlama alanında çeşitli tasarruf tedbirleri aldı. Ekonomik krize rağmen reklam yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini ve bunun geri dönüşünü aldıklarını söyleyen Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Seçkin, kriz ortamında tüketicilerin seçiciliklerinin arttığını, bu nedenle reklamların daha da değer kazandığını vurguladı. Bununla birlikte büyümenin yavaşlamasının ciro üzerindeki etkisini kategorilerinde kısmen pazar payı alarak, kısmen inovasyonlarla ve her keseye hitap eden kuvvetli portföyü sayesinde en aza indirdiklerini belirten Seçkin, “Böylece artan kurlardan doğan ekstra maliyetleri, kısmen düşmeye başlayan hammadde fiyatları nedeniyle ve kaliteden fedakârlık etmeden yaptığımız tasarruflarla karşılayarak fiyat stratejimizi değiştirmeyi düşünmüyoruz. Öte yandan planlama sistemimizde ‘Dinamik Planlama’ olarak adlandırdığımız kısa vadeli planları yapıyoruz. Bu sistemde çeyrekler itibariyle piyasa dinamiklerine göre esnek bir yapılanma ile ilerliyoruz” diye konuştu.
Tat, fiyatla rekabetçi olacak
Nakit akışında sıkıntı yaşadıklarını belirten TAT Genel Müdürü Güçlü Toker, “Gıda genel olarak krizden çok fazla etkilenmedi. Çünkü direkt ihtiyaçlara yönelik. İnsanlar mümkün olduğunca stok aşamasında da tüketim aşamasında da erteleme eğiliminde. Biz de daha çok günlük tüketime yönelik üretim yapıyoruz. Bu nedenle biz de az etkilendik. Ancak nakit akışında sıkıntılar yaşıyoruz” dedi. Sektörde kayıtdışının yüksek olduğunu, onlarla mücadele ettiklerini belirten Toker, tüketicinin marka alışkanlığı ve tercihi çok değişmese de rekabetçi olmak gerektiğini vurguladı. Bu yıl mahsulün iyi olduğunu, bu nedenle ekim ayında itibaren fiyatların daha iyi olmasını beklediklerini aktaran Toker, “Şu ana kadar aldığımız önlemlerden biri hammadde fiyatlarına göre fiyatlarda düzenleme yapmak oldu” diye konuştu.
Sezon farklı pazarlara yöneldi
Sezon Pirinç, farklı pazarlara yönelerek krizi aşma çabasında. Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, global krize rağmen Ürdün, Suriye ve Suudi Arabistan’a 5 bin ton pirinç ihraç ettiklerini söylüyor. Türkiye’nin pirinç ihracatçı bir konumda olmadığını ancak konjonktürün ihracata ortam hazırladığını belirten Erdoğan, “Türkiye pirinçte klasik bir ihracatçı olamaz ama bundan sonra bu tip fırsatlar çok çıkabilir. Çünkü geçen yılki gıda krizinin ardından pirinç ve buğday en önemli stratejik gıda maddesi olarak öne çıktı. Global ekonomik kriz de bu ortamı iyice hazırladı. İlk defa Ortadoğu’daki yatırım şirketlerinden Sezon Pirinç olarak çok büyük talep görüyoruz. Çok ciddi yatırım teklifleri alıyoruz. Dünyadaki sermaye hareketlenmeleri son derece kısıtlandığı halde bize teklif getiriyorlar. Gıdanın kendisi zaten stratejik, Ortadoğu ülkeleri de kendileri için birinci derecede stratejik olan bu alana girmek istiyorlar. Çünkü, sermaye yapıları iyi ama üretimleri düşük” dedi.

Gıda ve İçecek Sanayi İhracat, İthalat Miktarları
ve Karşılama Oranları (milyon dolar)
2000
2005
2006
2007
2008
İhracat
1.836
4.272
4.399
5.161
6.474
İthalat
1.156
2.114
2.453
2.661
3.763
Karşılama Oranı
158,8
202,1
176,9
193,9
172,0